kibir tüm iyiliklerin anasıdır


 



Tenezzülsüzlükten daha iyi bir kalkan yoktur suça karşı. Bütün kastî kabahatler haysiyetinden feragat edenler tarafından işlenir. Bağlamından uzaklaşmadan inşa edilmiş bir onurun suç karşısında rahatsızlık duymaması mümkün değildir. (Topluma karşı bir utançtan değil içkin bir tatminsizlikten bahsediyorum ‘rahatsızlık’ derken.) Cezalandırma ve caydırma dibi delik kovanın boşaldıkça doldurulması mahiyetinde bir dolu gösterme çabasından başka bir şey değildir. İnsanların -doğru tanımlanmış- suça bulaşmaması için en kalıcı çözüm suçtan tiksindirmektir. Tiksinmenin gerekli donanımı ise haysiyettir. Haysiyet ise sadece refahta peyda olur.



Atmosfer sınırının dünyaya bakan tarafında toplam refah her zaman aynı kalmıştır. Refah yoktan var edilemez, var iken yok edilemez (edilebilir). Dünyada bozulan en ufak ağız tadı dahi bir yerlerde başkasının sırtına yastık olur. Bu konsantrasyon farkı zamanın neresine baktığınıza bağlı olarak kabileden kabileye, devletten devlete ya da şirketten şirkete bir refah transferi neticesinde ortaya çıkar. İşin bu kısmı para ve onun insafı ile alakalı olduğundan, dünyanın bu hakkında en çok yazı yazılmış konusunda söyleyecek yeni bir şeyim yok.  Nerden ediniyorsanız edinin, herkes refahını kendi getirsin. 



Grand Budapest Hotel'in efsane maitre'd'si Mr. Gustav'ın kendine hayran bırakan hareketlerinin arkasında kibir vardı. Yaptığı şeyleri bundan aşağısını hak etmediğini düşündüğünden en iyi şekilde  yapıyordu ve ortaya harika işler çıkıyordu. Filmin bir noktasında Zero Mustafa'ya söylediği ırkçılık boyutundaki sözler de refahın akış yönünü ve Gustav'ın neden kibirli olabilecekken Zero'nun neden olamayacağını bize anlatıyordu.


-Devamına üşendiğimden yazı burada durak-

Yorumlar